Aspendos Tiyatrosu antik dünyanın en iyi korunmuş Roma dönemi tiyatrosudur.
İmparator Markus Aurelius (161-180) döneminde Aspendos'lu ünlü mimar Zenon
tarafından planlanıp Crispinus ve Auspicatus Curtius adlı iki kardeş tarafından
inşa ettirilip imparator ailesi ve şehrin tanrılarına adandığı ana girişlerin
üzerindeki kısmen okunabilen yazıtlardan anlaşılmaktadır. Yapım malzemesi olan
konglomera ve kireç taşı blokları Toros dağlarındaki en yakın ocaklardan, dekorasyon
malzemesi mermer ise Afyon İscehisar'dan (Antik Dokimeion) getirilmiştir. En
üst kemerli galerinin 5 desteği ile
blok aralarındaki sağlamlaştırma çalışmaları dışında onarım görmeden özgün
haliyle günümüze kalabilmiş tek tiyatrodur.
Günümüz Antalya ilinin orta kesimleri antik dönemde "Tüm Kavimlerin Ülkesi"
anlamına gelen Pamfilya bölgesi olarak bilinmekteydi. Bölgenin en eski
tarihinde ilk yerleşimlerin yerli anadolu halklarınca gerçekleştirildiği, göç
ve nüfusun artmasıyla da birçok yeni kentin kurulduğu anlatılır ki, Aspendos bu
kentler arasında günümüzün en popüler ve çarpıcı antik kentidir.
Ününü ve önemini çok yakınından akan Köprüçayı nehrine (antik Eurymedon)
borçlu olan Aspendos Akdeniz'le bağlantısını sağlayan nehir trafiği sayesinde
bölgenin en işlevsel ticaret merkezi olmuştur. Aşağı ve yukarı olarak iki
bölümden oluşan nehir kenarı yerleşiminin en anıtsal kalıntıları nehir
yatağından yaklaşık 60 m. yükseklikte yer alan tepe düzlüğündeki yukarı şehirde
(akropol) bulunur. Yer yer düzgün kesilmiş dikdörtgen bloklardan yapılmış
surlarla korunan 20 hektar genişliğindeki oval şekilli tepeye birbirine ana
caddelerle bağlanan 3 anıtsal kapıdan girilmekteydi.
Aspendos komşu Perge ve diğer şehirlerle beraber birçok savaşa sahne olmuş,
ancak genel olarak bölgenin tarihi kaderini paylaşmıştır. İ.Ö.333'de Büyük İskender
İmparatorluğu, 133'de Bergama Krallığı, 43'den itibaren de Roma İmparatorluğu
idaresinde yönetilmiş, 2. Ve 3. Y.Y.lardaki barış döneminde altın çağını
yaşayarak Akdeniz’in en işlek ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Akropolde
ve aşağı şehirde inşa edilmiş ticari bazilika (G), anıtsal çeşme(H), su
yolları(D), stadyum(N) ve tiyatro(M), nüfusun 20 binlere ulaştığı bu dönemin en
anıtsal yapılarıdır. Roma imparatorluğunun yıkılmasını takip eden Y.Y.'larda
korsan hücumları, deprem ve salgın hastalıklarla tahrip olan kentin 7. Y.Y.'dan
sonra tarih sahnesinden çekildiği
düşünülmektedir.
Ticari aktivitenin yanı sıra Akdeniz’in en zengin kentlerinden biri
olmasında; verimli tarım alanları, zeytinlikler, üzüm bağları, tuz yatakları ve
at yetiştiriciliği önemli rol oynamıştır. Belli başlı ihraç ürünleri arasında;
günümüzde kurumuş olan yakındaki Kapria gölünden elde edilen tuz, el dokuması
halı ve kilimler, limon ağacından yapılmış mobilyalar ve yüksek kaliteli Aspendos
şarabı sayılabilir. Bunlar arasında ilk sırayı ünlü Aspendos atları almaktaydı
ki, Büyük İskender'in şehri yılda 4000 atlık vergiye bağlaması bunun en somut
kanıtıdır. Aspendosta basılan gümüş sikkeler tüm Akdeniz dünyasının en geçerli
parası olup bir yüzünde şehrin özgün Anadolu adı "Estfediiys" yazısı,
diğer yüzünde ise şehrin sembolü iki güreşçi
figürü yer almıştır.
Kalıntılar arasındaki en eski anıtsal yapı akropolün kuzey-doğu terasında
ana kaya üzerine kurulmuş dor düzenindeki küçük boyutlu tapınaktır (L).
Tiyatrodan en az 400 yıl önce inşa edilmiş olup (İ.ö.3.Y.Y) günümüze sadece
temelleri kalabilmiştir. Su yollarının inşasından önce ana kayaya oyulmuş
yaklaşık 5m derinlikteki armut şekilli sarnıçlarla (R) şehrin su ihtiyacı
önemli ölçüde sağlanabilmiştir. 2.Y.Y.’ın sonlarında inşa edilen su yolları ile
Toros dağlarındaki kaynağından şehre kazandırılan su, normal atmosfer basıncı
altında, iki basınç kulesiyle su ulaşımının en çarpıcı mühendislik örneğidir.
Aspendos Tiyatrosu antik dünyanın en iyi korunmuş Roma dönemi tiyatrosudur.
İmparator Markus Aurelius (161-180) döneminde Aspendos'lu ünlü mimar Zenon
tarafından planlanıp Crispinus ve Auspicatus Curtius adlı iki kardeş tarafından
inşa ettirilip imparator ailesi ve şehrin tanrılarına adandığı ana girişlerin
üzerindeki kısmen okunabilen yazıtlardan anlaşılmaktadır. Yapım malzemesi olan
konglomera ve kireç taşı blokları Toros dağlarındaki en yakın ocaklardan, dekorasyon
malzemesi mermer ise Afyon İscehisar'dan (Antik Dokimeion) getirilmiştir. En
üst kemerli galerinin 5 desteği ile
blok aralarındaki sağlamlaştırma çalışmaları dışında onarım görmeden özgün
haliyle günümüze kalabilmiş tek tiyatrodur.
13.Y.Y.’da Büyük Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat tarafından onarılarak
nadide Selçuk çinileriyle bezenen sahne binası bir süre sultanın yazlık konutu
olarak kullanılmıştır. Mimari mükemmelliğinin yanında akustiği ile de ünlü olan
Aspendos tiyatrosu 1930 yılından
itibaren Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün buyruklarıyla ziyarete
açılmıştır. Ünü her yıl artan "opera ve bale festivalinin yanında; halk
dansları, konser ve benzeri sosyal ve kültürel etkinliklerle de binlerce konuğa
ev sahipliği yapmaktadır.
(Bilgilendirme Panosu)