Kişiler | Emir Sultan

Emir Sultan (Muhammed Şemseddin)



Emir Sultan, 770’de (1368) Buhâra’da doğdu. 833’de (1429) Bursa’da vefat etti. Babası “Emîr KülaI” lakabı İle tanınan devrin mutasavvıflarından Seyyid Ali Efendi’dir.

Emir Sultan Hazretleri’nin “Emir Külal” lakabıyla anılan babası Seyyid Ali Efendi oğlu Muhammed Şemseddin’i yetiştirip büyütmüş ve onun ergenlik çağına geldiği 17-18 yaşlarında vefat etmiştir.

Kendilerine, Hz. Peygamber neslinden geldiği için Emîr, soyu Hz. Hüseyin’e dayandığı için Seyyid, Buhâra’da doğmuş olmasından Emîr Buhârî veya Emîr Şemseddin-i Buhârî denildiği gibi tasavvufi terbiyede velilik mânevi rütbesini kazanması ve aynı zamanda Sultan Yıldırım Bâyezid‘in damadı olması dolayısıyla Emîr Sultan denilmiştir.


Emir Sultan, hac vazifesini edâ ettikten sonra gittiği Medine-i Münevvere’de devamlı kalmak arzusunda olduğu halde gördüğü bir rü’ya üzerine Bursa’ya gelip yerleşmiştir.

Peygamber Efendimizden aldıkları mânevi emir üzerine Yıldırım Bâyezid‘in kızı Hundî Fatma Sultan İle evlenmişler, bu evlilikten Emîr Ali adında bir oğlu ile iki kızları olmuştur.

1422’de II. Murad’ın İstanbul kuşatması sırasında bütün seyyid ve dervişleriyle sefere katılan Emîr Sultan Hazretleri, ilk defa “Rum İkliminin (Anadolu’nun) Sultanı” unvanı verilmesi vesilesiyle Yıldırım Bayezid‘e ve sefere çıkacakları zaman Çelebi Mehmed ile II. Murad’a kılıç kuşatmıştır.

Emir Sultan Hazretleri’nin mensup olduğu tarikat konusuna gelince; O’nun Halvetiyye tarikatının Nurbahşiyye koluna İntisap ettiğini ifade edenler olduğu gibi, bahası Seyyid Ali’den Necmeddin-i Kübra’ya ulaşan bir silsileden bahisle Kübreviyye tarikatına mensup olduğunu söyleyenler de vardır.

Emir Sultan Hazretleri Zülcenaheyn (iki kanatlı) hem zahirî ve hem de balım ilimleri tahsil etmiş ve okutmuşlardandır. Bu sebeple kendisi “Kerametler sultanı diye anılmıştır. Hayatında olduğu gibi vefatından sonra da feyiz ve tesirleri devam etmekte olan zatlardandır. 63 yaşında İken Hicri 833 Miladi 1429’da bir veba salgınında vefat etmiş ve hali hazırda mevcut türbelerine defnedilmiştir.

(Emir Sultan Türbesi Bilgilendirme Panosu)




Emir Sultan Hazretleri hem hacc vazifesini eda etmek hem de Medine’ye yerleşmek maksadıyla bir hac kafilesiyle günlerce yolculuktan sonra Medine’ye varır. Hac vazifesini eda eder. Bu dönemde Medine kalabalıktır ve kalacak yer sıkıntısı bulunmaktadır. Mescid-i Nebevi çevresinde bazı odalar olduğunu görür. Üzerinde odaların Seyyidler için olduğu yazılıdır. Kendisi de seyyid olduğu için bu odalardan birinde kalmak ister fakat oradaki seyyitler  "Burası Seyyidlere ayrılmıştır" diyerek kendisini çıkarmak isterler. O zaman onlara "Ben de Seyyidim" der. Onlar inanmayarak ispat etmesini söylerler. Tanıdığı hiçbir kimseyi bulamayan Emir Hazretleri Peygamber Efendimizi şahit gösterir. İspat için “Efendimizin kabri burada, ona selam verelim, hangimizin selamına cevap gelirse onun Seyyid olduğu anlaşılır” der. Emir Sultan Hazretleri "Esselamu aleyke ya ceddî" deyince Efendimizin kabrinden hepsinin duyduğu şekilde "ALEYKESSELAM YA VELEDÎ " diye cevap geldi. Bunun üzerine Emir Sultan Hazretlerine  odalardan birini tahsis edilir. Hazretin 1-2 yıl gibi bir süre Medine’de kaldığı rivayet edilir.

***


Emir Sultan Hazretleri’nin Medine’ye yerleşmek üzere gelmiştir. Medinede 1-2 yıl kaldıktan Peygamber Efendimizi (s.a.s.)  rüyasında görür. Rüyada Efendimiz, “Ey oğul sana Allahü Teala’dan emrolundu ki Diyar-ı Rum’a gidesin Peygamber’in sünneti üzere takva yoluyla İslamiyeti yayasın, anlatasın, önünde 3 adet kandil sana yol gösterecektir. O kandiller nerede sönerse sen oraya yerleşeceksin” denmiştir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde konu belirtilmektedir. Kandiller Bursa’da söner. Emir Sultan Hazretleri yanındakilere “Ömür kandilimiz bu şehirde tükenecektir. Makamımız bu şehirde bulunacaktır.” der.



***

Yıldırım Bayezid’e damat olması

Bu hususta çok rivayet vardır. Emir Sultan Yıldırım Bayezid’in kızı Fatma Hundi Hatun ile evlenmiştir. Bir sultan kızının bir derviş ile evlenmesi Osmanlı tarihinde o döneme kadar bir ilktir.
Fatma Sultan rivayete göre birkaç kez rüyasında Peygamber Efendimizi (S.A.S.) görür, Peygamberimiz “Benim torunlarımdan Muhammed Şemseddin ile izdivacın sana tavsiye olunur.” Birkaç sefer bu rüyayı görmesi üzerine bu durumu nasıl bildireceğini günlerce düşünür. Derken bir aracıyı Emir Sultan Hazretlerine gönderir. Aracı Emir Sultan Hazretlerinin yanına varıp daha bir şey demeden, “Haberimiz vardır, Fatma Sultan ile nikâhımız kıyılacaktır” der.

Bu esnada Bayezid Han Balkanlarda seferdedir. Kız eşi Devlet Hatun’dan istenir. O dönemin Kadısı Molla Fenarî dünürlüğünü yapar. Ancak o bir Derviş’e kız vermek istemez. Bu sebeple şart olarak 40 deve yükü altın istenir. Bu durum Emir Sultan Hazretlerine iletilir. Hazret, göndersinler develeri verelim istediğini der. Develer gönderilince şehrin batısındaki Nilüfer deresine gidilerek çakıl taşları heybelere doldurulur. Bu heybeler saraya gidilip boşaltıldığında içerisinden çakıl taşları değil altınlar dökülür.

Yine Fatma Hatun’un düğün bohçası gelir. Bunun üzerine Emir Sultan hazretleri yanmakta olan ocaktan üç parça kömür alarak bohçadan aldığı bir mendilin içerisine koyar ve “Biz gibi dervişlerin Sultanımıza hediyesi ancak böyle olur” der. Büyük bir merakla saraya götürülen mendil açıldığında, kömürün elmasa dönüştüğü görülmüştür.

Burada şunu belirtmekte fayda var. Peygamberlerin mucizeleri, evliyaların kerametleri bulunmaktadır. Allah dostlarının elinde, yine Allah (C.C.) izni ve inayetiyle, çakıl taşları altına, kömür elmasa dönüşebiliyordu.

 Emir Sultan ile Fatma hatunun nikahı kıyılır, ancak bu haber sultana bir derviş kızınızı kaçırdı şeklinde gider, bunun üzerine padişah celallenir. Daha sonra Bursa Kadısı Molla Fenarî Sultan’a durumun doğrusunu anlatan bir mektup yazar, Mektubunda “Sana damat olan zat Allah Resulünün neslinden öyle bir kimsedir ki şimdiye kadar Anadolu’ya Peygamber soyundan böyle bir zat gelmemiştir. Sen böyle bir zatı damat almış olmakla Peygamber efendimize (S.A.S.) dünür olmuş bulunuyorsun, bu ne büyük bir şereftir. Sana damat olan bu zatın kıymetini bilmek gerekir.

Yine bu seferde balkanlarda bir kalenin fethinde zorluk yaşanır. Aylarca kuşatılır, kale bir türlü alınamaz.  Bu durumda bir genç kalenin kapılarını açarak fethi kolaylaştırır ancak sonrasında bütün aramalara rağmen genç bulunamaz. Yine bu gencin yaralıların yaraları sardığı ve bu yaraların çabucak iyileştiği söylenir. Ordu seferden Bursa’ya dönüldüğünde karşılayanlar arasında o genç görülür. Bu genç Emir Sultan Hazretleridir ve sultana damadı olarak tanıştırılır.

***

Rivayete göre Sultan Bayezıd (Yıldırım), Niğbolu Zaferi öncesinde savaşı kazanmak için Allah'a 20 cami yaptırmayı adamıştı. Zaferden sonra damadı Emir Sultan’ın önerisi ile 20 cami yerine 20 kubbeli tek bir cami yaptırmaya karar vermiştir. Caminin inşaatı 1399 yılında biter ve ilk Cuma günü, ilk hutbe görevi Sultan Yıldırım Bayezid Han tarafından Emir Sultan Hazretlerine teklif edilir. Hazret halkın içinde Somuncu Baba’yı işaret ederek, aramızda zamanımızın mana büyüğü varken bu vazife bize düşmez der. Halk bunun üzerine şaşırır, hatta Somuncu Baba’nın minbere çıkarken Emir Sultan Hazretleri’ne beni niye ifşa ettiniz diye sitem ettiği söylenir. Somuncu Baba minbere çıkınca Fatiha Suresini 7 farklı şekilde tefsir eder.


Ek Bilgiler:
Buhara Bursa’yı mayalayan şehirdir.
Emir Sultan Hazretleri Efendimizle aynı yaşta vefat etmiştir. Namazını vasiyeti gereği Hacı Bayram-ı Velî kıldırmıştır.