Gezi Notları | Konya - Akşehir | Ferruh Şah Mescidi



Ferruhşah Mescidi, Seyyid Mahmut Hayrani Mescidi veya Cıncıklı Mescit olarak de bilinmektedir. Bazı kaynaklarda, Ankara Savaşı sonrasında, Yıldırım Bayezid'in bu mescidin altında yer alan bölümde esir edildiği ve burada vefat ettiği belirtilmektedir.






Kitabesine göre H. 621 -M. 1224 tarihinde 1. Alâeddin Keykubat zamanında Konyalı Kuluzade Ferruhşah tarafından yaptırılmıştır.
Kitabe

Kitabesinde;  "Bu mescit mamuresi 621 yılı Rebiülevvel ayının birinde, Emir-ül Mümininin burhanı dünya ve dinin yücesi Keyhüsrev oğlu büyük Sultan Keykubat'ın hükümdarlık günlerinde, Allahın rahmetine muhtaç zayıf kulu, Konyalı Kulu oğlu Ferruhşah'ın ellerinde tamamlanmıştır" yazmaktadır.
Duvarları kesme, moloz ve tuğla malzeme ile yapılmış, yer yer devşirme malzeme kullanılmıştır. Kare planlı, tromplarla geçilen tek kubbelidir. Yapı birkaç kez büyük çaplı onarım görmüştür. En son 2009 yılında Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restore edilmiştir. Yapının güney ve batı cephelerinde ikişer sivri kemerli pencere bulunmaktadır. Bunlar tuğla işçilikti ve sırlı tuğlalarla süslüdür.  Yapı yüzeyindeki tüm devşirme malzemeler işlenmiş yüzüyle cephelere konulmuştur. Orijinal kapı kanatlan Akşehir Müze Müdürlüğünde koruma altındadır.


Çilehane - Cenazelik Bölümü
Yapının alt katında cenazelik denilen bir bölüm yer almaktadır.  Bazı kaynaklarda Seyyid Mahmud Hayran tarafından bu bölümün, "Çilehane" olarak kullanıldığı belirtilmiştir.

Bazı kaynaklarda da; Yıldırım Bayezid'ın bu cenazelik denen bölümünde esir edildiği ve burada öldüğü belirtilmektedir. Yıldırım Bayezid, 8 Mart 1403'de 43 yaşındayken Akşehir'de, neden olduğu hala bilinmeyen gizemli bir şekilde ölmüştür. Îbni Arapşah eceliyle öldüğünü yazar. Bazı kaynaklara göre; Timur'un beraberinde Orta Asya'ya doğru Hazar Denizi kıyılarından geçerek götürülmek isteniyordu ve en yakınlarından uğradığı ihanete dayanamayan I Bayezid hastalandığı için bırakılarak tedavisi için geriye gönderildiyse de vefat etmiştir. Diğer kaynaklar hastalığının ilerleyen romatizma ve bronşit olduğunu, Behiştî "humma-i muhrika (ateşli bir hastalık)" olduğunu bildirirler. Bizanslı tarihçi Dukas, kendini zehirlediğini, diğerleri ise esaret altında intihar ettiğini de belirtmektedirler.

Yıldırım'ın naaşı geçici olarak Akşehir'de Seyyid Mahmud Hayrani'nin türbesine defin edilmiştir. Ancak Semerkand'a dönerken Timur'a kendisini beğendirmiş olan Musa Çelebi'ye babası Yıldırım'ın naaşım alıp Bursa'ya birlikte götürmesi buyruğu verilmiştir. Bazı kaynaklara göre cenaze, Musa Çelebi tarafından Bursa'ya getirilmiş ve Yıldırım Camii yanındaki türbesine gömülmüştür. Diğer kaynaklar ise Musa Çelebi'nin babasının naaşını mumyalanmış olarak Germiyanoğlu Yakup Bey'e Kütahya'ya getidiğini; burada naaşın saklandığını ve 1404'de Çelebi Mehmed tarafından Bursa'ya getirilerek türbesine gömüldüğü yazılıdır.