Seyyid Mahmut Hayran Türbesi, aynı isimle anılan zaviye içerisine yapılmıştır. Konya Akşehir ilçesinin batısında sur içerisinde bulunan Seyyid Mahmut Hayran Zaviyesi, mescit, türbe ve hamamdan meydana gelmiştir. Bu zaviyeyi Roma dönemi harabeleri üzerine Kuluzade Ferruh Şah 1224 yılında yaptırmıştır.
Zaviyenin mescidi (Bknz. Ferruhşah Mescidi), Kare planlı ve tek kubbeli olup, yapımında daha önceki tarihlere ait devşirme malzemeler kullanılmıştır. İbadet mekânını örten kubbe trompludur. Dergâh mescidinin kapı ve pencere üstleri firuze ve mor çiçeklerle bezenmiştir. Kapı kanatlan ise kündekâri tekniğinde rumi ve geometrik bezelidir. Yaygın bir söylentiye göre; Ankara Savaşı'nda (1402) Timur'a yenilen Yıldırım Beyazıt bir süre bu yapıda hapsedilmiş. Bursa'ya gönderil inceye kadar da burada tutulmuştur.
Türbe, kare planlı yüksek bir taş kaide üzerinde, tuğladan dilimli silindirik gövdelidir, üzerini piramidal bir külah örtmektedir. Dilimlerin aralan dikey tuğlalarla örülmüştür. Üç renkli sırlı tuğla süslemeler ve sonraki yıllarda buraya eklenen çinilerle görkemli bir görünüş elde edilmiştir. Çiniler. Aslen Acem olan Muşu Ihı Abdullah oğlu Ahmet tarafından yapılmıştır.
Türbenin içerisi kubbe ile örtülüdür. Kubbenin içerisi firuze çinilerden altı köşeli yıldızlar ve kare şeklindeki altıgen motifleri ile bezenmiştir. Giriş açıklığının üst kesiminde, dikdörtgen şekilli mermer üzerine yazılmış onarım kitabesinde:
"Allah bu temiz ve ıtırlı türbenin yenilenmesini H.8I2 yıllarında Seyyidlerin Seyidi. Evliya oğlu büyük alim, yerlerin ve göklerin Rabbinin teyidiyle müeyyad, Seyidi Mahmut oğlu Seyyid: Muhyiddin oğlu Seyidi Ali oğlu Sevyidi Muhyiddin emretti." şeklinde yazmaktadır.
Bu kitabe ile türbenin 812/ 1409-1410 yılında Seyyidi Muhyiddin tarafından tamirat yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Türbenin Vakıflar genel Müdürlüğü tarafından 1964 ve 2008 yıllarında restorasyonu yapılmıştır.
Eskiden türbe içerisinde Türk ahşap işçilik ve oymacılık sanatının şaheserleri denilebilecek üç ve bir rivayete göre dört sanduka vardı. Bu sandukalar:
1. Necmeddin Ahmet sandukası
2. Seyyid Mahmut Hayran(i) sandukası
3. Seyyid Ali sandukası.
Konya'da oturan Alman konsolosun teşvikiyle Anadolu-Bağdat Demiryolları Müdürü Hügnen’in demiryolu memurlarından Efkaryan ismindeki bir ermeni yardımıyla bu sandukaları çaldırtmış ve Almanya'ya gönderilirken yakalanmıştır. Bu sandukalar 1914 yılında İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi'ne verilmiştir. Şimdi orada muhafaza ediliyorlar. Ancak sanduka üzerindeki hörgüçlü tabutlardan biri elde edilememiştir. I990’da yayınlanan katalogdan bu tabutun Kopenhag Devid’s Samling koleksiyonunda olduğu belirlenmiştir. İstanbul’da Türk ve İslam Eserleri Müzesinde bulunan sandukanın kitabesinin Türkçesi şöyledir:
“Velilerin kutbu mesut şehit, merhum ve mağfur senedim ve efendim Seydi Mahmud İbni Mesut 667 H. 1268 M. yılında ölmüştür. Allah’ın geniş rahmeti üzerine olsun."
Ahşap Kapı: Doğu yönündeki giriş kapısı ceviz ağacından tek kanatlı olup, devrinin en iyi ağaç işi örneklerindendir. Bugün bu kapı Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Etnografik Eser Salonumda teşhir edilmekledir.